Anksiyete ( Kaygı) Bozukluğu Nasıl Geçer?

İçerik: 

 

“Sen de amma evhamlısın.”, “Yeter artık biraz endişe etmeyi bırak.”, “Bu kadar abartılacak bir şey yok.”, “Bu senin kuruntun.” gibi cümleleri belki duydunuz belki bir başkasına söylediniz. Endişe, evham, kaygı, anksiyete, korku. Birbirlerine benzer duygular. Diğer her bir duygu gibi doğal ve normal duygular olmakla birlikte seviyelerindeki uygun olmayan artış ya da duyguyu kontrolde tutamama durumu işlev bozukluğuna sebep olmakta ve bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yaşamın bir parçası olan kaygı baş edilmesi, uyum sağlanması gereken durumlara tepki olarak hissedilen, doğal ve sağlıklı bir duygudur. Her insan yaşam içerisinde bazı zamanlarda kendini kaygılı hissedebilir. Kısıtlı zamanda yetiştirilmesi gereken acil işlerin olması, yetişilmesi gereken önemli bir randevuya giderken trafikte sıkışıp kalmak, sessiz bir ortamda otururken aniden yüksek bir ses duyulması ya da ilişki problemleri yaşandığı zamanlar günlük hayatta yaşanabilecek kaygı yaratan durumlara örnek olabilir. Bu gibi durumlarda(engellenme, aşırı sorumluluk, değişim, belirsizlik) kaygı hissetmek normaldir. Kişi için uyum sağlayıcı, problemlere karşı uyarıcı ve harekete geçirici etkisi vardır. Gerekli olan düzeyde kaygı sağlıklıdır. Fakat; kaygının denetim dışına çıkarak çok yoğun ve kişinin işlevselliğini bozan bir düzeye varması durumunda kaygı bozukluklarından söz edilebilir.

Kaygı bozukluğu olan kişi hayatın olağan akışı içerisinde karşılaşılabilecek, olasılıkların içerisinde gerçekleşmesi mümkün, normal durum ya da olaylarla karşılaşınca durumlara uygun olmayan şekilde aşırı düzeyde kaygı, endişe, huzursuzluk yaşar. Olası olayların en kötülerinin başlarına geleceğini düşünür, zihinleri sürekli olumsuz senaryolar üretmekle meşguldür. Birçok kişiye önemsiz görünün konulara endişelenir, bu konuların olumsuz sonuçlarını sürekli düşünürler, ancak henüz gerçekleşen bir şey yoktur kişiyi ihtimaller endişelendirir. Öyle ki olay gerçekleşip,  olumsuz sonuç ortaya çıkardığında kişinin yaşayabileceği endişe, üzüntü gibi olumsuz duygular kaygısı ve huzursuzluğuyla kıyaslandığında daha az olacaktır.

Kişi ortaya çıkan bu duygularını denetim altında tutmakta güçlük yaşar. Bunlarla birlikte artan huzursuzluk, zihinsel işlevlerde bozulma,  uyku bozuklukları, vücudun fizyolojik tepki vermesi gibi durumlar da oluşur. Az önce bahsettiğim gibi elbette zaman zaman kaygı yaşayabiliriz. Kaygıyla ilgili bir problemden söz edebilmek için kaygının yoğunluğunun aşırı olması (yüksek düzeyde), ona eşlik eden durumların olması (fiziksel semptomlar/olumsuz duygular), uzun süreli olması (stres verici durum ortadan kalksa bile kaygı devam eder)ve kişinin yaşamındaki işlevselliğin bozulması (kaçınma davranışı) gerekmektedir.  En belirgin özellik yaşanan kaygının aşırı yoğunluğunun kişinin yaşamsal işlevini, iş ve sosyal yaşantısını engellemesidir.

Kaygı bozuklukları her biri kendine özgü özellikler taşıyan birçok bozukluğu içeren tanı grubudur ve hepsinin en ortak özelliği hissedilen yüksek kaygıdır. Bu grubun içinde yaygın kaygı bozukluğu, panik bozukluğu, agorafobi, özgül fobiler, sosyal fobi, obsesif-kompulsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğudur.

Yaygın Kaygı Bozukluğu

Bu bozukluk gerçek bir neden olmaksızın birbirinden farklı pek çok şey ile ilgili kaygı hissetme ile karakterize bir durumdur. Kişiler zihinlerinde kendilerine ya da sevdiklerine kötü bir şey olacağına dair düşünceler oluşturabilir. Ortada kaygılanmak için çok az neden varken ya da hiç neden yokken bile kişi tüm günü “abartılı kaygılarla” geçirebilir.  Yaşamlarında felaketler olacağını düşünür, ayrıca sağlık sorunlarıyla, parasal ve ailevi meselelerle ya da iş yerindeki zorluklarla ilgili aşırı kaygı çekebilirler. Sadece günün nasıl geçeceğini düşünmek bile bu kişilerde kaygıya sebep olabilir. Endişelendikleri konunun biri biter biri başlar. Örneğin, uçağa binerse uçağın düşeceğinden korktuğu için uçağa binmek zorunda kaldığı durumlarda huzursuz, daha çok sinirli, karamsar hisseden; deprem olursa ne yaparım diye düşünen; vücudundaki fiziksel bir belirtiyi acaba kanser mi oldum diye yorumlayan, eşi telefonu açmadığında başına çok kötü bir şey geldiğini düşünen A. Bey yaygın kaygı bozukluğuna sahiptir.

Panik Bozukluk

Panik bozukluk problemi olan E. Hanım durumunu “Çoğu zaman kalbim küt küt atıyor, soğuk soğuk terliyorum ve nefes almakta zorlanıyorum. Korkuyorum, kaygılara boğuluyorum ve zihnim allak bullak oluyor” şeklinde açıklıyor.

Aniden gelişen, beklenmeyen ve sıklıkla tekrar eden ataklar panik bozukluğun temelini oluşturur. Kişiler birkaç dakika gibi çok kısa bir sürede yoğun korku ve kaygı yaşarlar. Pek çok kişi kalp krizi geçirdiği düşüncesiyle hastanelerin acil bölümüne başvururlar. Panik bozukluk çarpıntı, terleme, titreme, nabzın yükselmesi, boğuluyormuş gibi nefes alama hissi, göğüs ağrısı, bulantı, baş dönmesi, bayılma hissi, uyuşmalar, ateş basması, kontrolünü kaybetme, delirme korkusu ve ölecekmiş gibi hissetme gibi belirtilerle karakterize bir rahatsızlıktır. Bunun yanı sıra kişiler tekrar atak yaşamaktan kaygılandıkları panik atak yaşadıkları yerlerden uzak durma eğilimindedir. Bu da sosyal çekilme yaşamalarına sebep olabilir.

Agorafobi

Olası bir tehlike anında kaçmanın ya da durumla baş etmenin zor olacağı düşünülen yerlerden kaçınma ile karakterize bir durumdur. Tipik olarak, asansör, otobüs, uçak, market, alışveriş merkezleri gibi kalabalık içinde olmak, araba kullanmak, otobanlar ve yüksek yerlerde bulunmaktan kaçınma söz konusudur. Evden hiç çıkmama ya da sadece güvenilir bir ile dışarı çıkma görülebilir.

Özgül Fobi

Belirli bir nesne ya da duruma karşı hissedilen yoğun ve ısrarlı kaygı ile birlikte bu nesne ya da durumlardan kaçınma durumudur. Fobi yaşatan nesne ya da durum ile karşılaşmadığı sürece kişi için problem yoktur ve her şey yolundadır. Yükseklik, kapalı mekanlar, uçma, kan görme, yaralanma, iğne olma ve kedi, kopek, örümcek, yılan gibi fobiler en sık rastlananlardır. Kişiler için korku mantık dışı bir şekilde yoğundur. Bazı durumlarda kişiler iğneden korktukları için ciddi bir rahatsızlık dahi söz konusu olsa doktora gitmezler.

Sosyal Fobi

Sosyal ortamlarda ya da performans gerektiren durumlarda veya yabancı insanlar önünde ortaya çıkan belirgin ve inatçı korku hali. Kişi küçük düşeceğini, aşağılanacağını, rezil olacağını, yeterli performansı gösteremeyeceğini düşünür. Hemen hemen tüm sosyal durumlarda kaygı ortaya çıkar. Akademik olarak çok başarılı olmasına rağmen öğretmeni soru sormasın diye sıranın üzerinde saklanmaya çalıştığını, sözel sınavlarda ya da sunum yapması gerektiğinde başarılı olamadığını, eve gelen tanımadığı misafirlerin yanına gidip tanışmaktan çekindiğini söyleyen H. Hanım sosyal fobi rahatsızlığına sahip bir kişidir.

 

Obsesif- Kompulsif Bozukluk

Bu bozukluğun temelinde kişi tarafından anlamsız bulunan, istem dışı biçimde tekrarlanan, zihninden uzaklaştıramadığı inatçı düşünceler ve bu düşünceleri ve dürtüleri aklından uzaklaştırmak, görmezden gelmek ve kurtulmak için tekrarlayan başka düşünce ve davranışlarla etkisiz hale getirmeye çalışma vardır.

Mantıksal bir zemini olmadığını bildikleri halde kişiler, rahatsızlık hissini gidermek ya da tehlikeli bir olayı önlemek için tekrarlayan bazı davranışlarda bulunurlar. Örneğin, ‘Evden çıktıktan sonra kapıyı kilitledim mi?’ düşüncesine takılıp defalarca dönüp kapıyı kontrol etmek, otobüsten inmeden önce durdurma sensörüne 15 kez basmak, kaldırımda çizgiye basmadan yürümek, çocuğuna zarar verebilirim düşüncesiyle evde kesici ne varsa atmak, kapı koluna dokununca elini 4 kez yıkamak, odadaki herhangi bir nesne kirlenince bütün eşyaları temizleme ya da çocuğunun başına kötü bir şey gelmemesi için sayı saymak gibi.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Sarsıcı bir olay (cinsel saldırı, işkence, ölüm, trafik kazaları ya da doğal felaketler) yaşama ya da tanıklık etme sonrasında kişinin yaşadığı korku, endişe, çaresizlik gibi duyguları uzun süre boyunca hissetmeye devam etme halidir. Bu bozukluğa sahip kişilerde korku ya da travmayı hatırlatan durumlardan kaçınma ya da travmatik olayı tekrar tekrar hatırlama görülebilir. Kişi ürkek, asabi olabilir, hiçbir şey hissedemez hale gelebilir, tepkisizlik ortaya çıkabilir, önceden zevk aldığı şeylerden artık hoşlanmayabilir; ayrıca başkalarına, özellikle de yakın olduğu kişilere sevgi göstermekte zorlanabilir.

Son 6 ay içerisinde unutkanlık, halsizlik, yorgunluk, uyku düzensizliği, huzursuzluk gibi kaygı belirtilerinden en az 3’ ünü yaşıyorsanız profesyonel yardım almak için harekete geçmeniz gerekebilir. Belirtilerin birtakım fizyolojik değerlerle ilgili ortaya çıkma olasılığı vardır. Öncelikle bu belirtilerin fizyolojik bir bozulmadan kaynaklanıp kaynaklanmadığını araştırıp daha sonra ruh sağlığı uzmanlarına başvurabilirsiniz. Kaygı bozukluklarında ilaç, psikoterapi ve her iki seçenek birlikte kullanılabilmekte ve başarılı çözümlere ulaşılabilmektedir. Uzman ile birlikte sizin için en uygun tedavinin hangisi olduğuna karar verebilirsiniz.

Eğer kaygı eğilimli bir yapınız olduğunu fark ediyorsanız ya da zaman zaman yoğun kaygı yaşadığınızı düşünüyorsanız bu durumlarla baş edebilecek yöntemler işlevli olacaktır.

Gevşeme tekniklerini kullanmak: Farkında nefes alma, aşamalı gevşeme, yoga, meditasyon, uzun rahatlayıcı bir banyo, mum ışığında dinlenme gibi aktiviteler kaygının ortaya çıkardığı hem fiziksel hem zihinsel belirtileri azaltabilir. Fiziksel olarak gevşemek beyninize “her şey yolunda” mesajını gönderecektir.

Olumlu alternatif düşünceler üretmek: Kaygılı hissetmenize sebep olan olumsuz düşüncelerin bir listesini yapın ve bu olumsuz düşünceleri gerçek olan işlevli yeni düşüncelerle değiştirin.

Sosyal destek alın: Arkadaş ya da aile üyesi gibi onunla konuşunca rahatlayacağınız ya da size yol gösterici olduğunu düşündüğünüz kişilerle duygu ve düşüncelerinizi paylaşın Sosyal destek bir tampon görevi görür ve durumları daha gerçekçi değerlendirmenizi sağlar.

Egzersiz yapın: Yürüyüş, koşu gibi spor faaliyetleri beynin olumlu duygular hissettiren kimyasalları salgılamasını sağlar.

Yüzleşin: Sizi kaygılandıran durumların listesini yapın. “Eğer durum gerçekleşirse en kötü hangi sonuç ortaya çıkabilir?” ve “Ne kaybedebilirim?” gibi sorular sorun. Gerçekçi cevaplar verdiğinizden emin olun.

 

Beck Anksiyete (Kaygı) Testi yaşadığınız kaygının ne düzeyde olduğunu değerlendirebilmeniz için kolayca cevaplayacağınız bilimsel bir pikolojik testtir. Beck Anksiyete (Kaygı) Testi  KAYGI DÜZEYİNİZİ ONLİNE DEĞERLENDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 

Şenol Baygül
uzman psikolojik danışman